Robert W. Cox’la birlikte uluslar arası ilişkileri analiz etmede literatüre yeni kavramlar kazandırılmıştır, örneğin karşı-hegemonya, tarihsel-blok, transformismo, war of position, war of movement, vs. Cox’un kendi yaptığı çalışmaların ötesinde uluslar arası ilişkiler disiplinine yapmış olduğu en büyük katkılardan birisi de arkasında kendisinden ilham alan onlarca yeni akademisyen bırakmış olmasıdır diyebiliriz. Onun açtığı yolda, ardından daha birçok akademisyen gelmiş ve Neo-Gramscian ekolün daha da genişletilmesi, derinleştirilmesi ve geliştirilmesi çerçevesinde önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bunlardan bazıları da önceki yazılarımızda kendilerinden bahsettiğimiz Andreas Bieler, Mustapha Kamal-Pasha’dır. Daha bahsetmediğimiz çok akademisyen var tabii ki, mesela Stephen R. Gill, Adam David Morton, Kees van der Pijl, Mark Rupert, Otto Hollman, vs.. İleride vakit buldukça onlardan da ileriki yazılarımızda bahsetmeye devam edeceğiz tabii ki. Geçtiğimiz yıllarda York Üniversitesi’ndeki görevinden emekliye ayrılan Cox, artık vaktinin tamamını yeni çalışmalara adamış bulunuyor. Kendisiyle yaptığım bazı yazışmalarda bana, artık yeni doktora öğrencisi almadığını ve bundan sonra hayatının geri kalanını yazmak istediği konuları yazarak geçireceğini söylemişti.
Son çalışmalarında artık medeniyet düzleminde yazılar yazmaya başlayan Cox, son dönemde uluslararası ilişkiler disiplininde rağbet gören medeniyet söylemine de el atıyor ve kendi teorik bakış açısından birarada yaşama, medeniyetlerin birarada yaşayabilmesi vs. gibi konulardaki görüşlerini ortaya koyuyor. Bu bağlamda çıkarmış olduğu son kitap ise The Political Economy of a Plural World: Critical Reflections on Power, Morals and Civilization isimli.