Wednesday, December 17, 2008

Gramsci, Genç Profesör ve Platone

Bugün yine Gramsci’nin yazılarından yapılmış bir derleme kitabı, The Modern Prince and Other Writings, okuyordum. Kitabın Giriş kısmında anlatılan bir olay hoşuma gittiği için buraya da eklemek istedim. Hepimizin bildiği gibi, Gramsci Ordine Nuovo başlıklı bir gazete çıkarıyor. Kitapta yazdığına göre, Ordine Nuovo’nun Turin’deki ofisleri her çevreden işçilerin toplandığı ve Gramsci’yle işçi hareketinin genel sorunları hakkında konuştukları bir yermiş. Gramsci de bu kişisel etkileşimlere, hareketin başarısı bağlamında çok önem verirmiş. Bir tarafta, Fabrika Konseylerindeki liderliği ve siyasal arenadaki aktifliği ile politik bir lider, diğer tarafta da yayın hayatındaki aktifliği ile bir editör olarak bilinen Gramsci, Ordine Nuovo’nun ofislerinde işçilerle yüz yüze gerçekleştirdiği bu tartışmalar ve konuşmalar sayesinde aynı zamanda bir de kişisel bir rehber niteliğine sahip olmuştu. Bu yüz yüze görüşmelerinde dışında, kitapta yazdığına göre, Gramsci ülkenin dört bir yanındaki işçilerden yüzlerce mektup alırmış ve bunlara hiç üşenmeksizin oldukça ayrıntılı cevaplar yazarmış. Bu mektuplaşma sürecini Gramsci, hem işçilerden öğrenmek ve hem de onlara yardımcı olabilmenin çok önemli bir aracı olarak görürmüş. Buradan hareketle şimdi yukarıda bahsettiğim olayın anlatımına geçebilirim.


Gramsci’yle aynı ofiste çalışan Felice Platone’nin anlattığına göre, bir gün, genç bir üniversite hocası Gramsci’yi ziyaret eder. Platone bu kişiyi şöyle tanımlıyor: “Doğuştan gelen yeteneğiyle, herhangi bir zorlukla karşılaşmadan ve dudaklarında bir gülümseme ile her türlü soruyu cevaplandırabilecek, her konu hakkında fikir beyan edebilecek ve her itirazı saygısızlıkla reddedebilecek türden insanlardan biriydi.”


Daha sonra Platone olayı ve Gramsci ile bu genç üniversite hocası arasında geçen konuşmayı şöyle aktarıyor: “Gramsci’nin bu ziyaretçiyi fark edilmemesi imkânsız bir soğuklukla karşılaması, bende, biraz daha kalmam halinde vaktimi boşuna harcamış olmayacağım düşüncesini uyandırdı ve ben de dikkatlice masamın üzerindeki yığının arasında bir gazete aramaya ve birazdan başlayacak olan konuşmayı beklemeye başladım. Genç profesör işçilere yardımcı olmak istediğini, onları eğitmek istediğini, onlara bir şeyler öğretmek istediğini söyledi. Konuşmanın başından beri Gramsci sessizce durdu; gözlüklerini (?) bir takıp, bir çıkarıyordu. Gördüğüm kadarıyla artık sabrı tükenmek üzereydi. Sonra sakinleşti, bir kâğıt parçasını büyük bir dikkatle katlayıp açmakla meşgul olarak ve gözlerini kaldırmadan, adamı konuşmasının sonuna kadar dinledi. Profesör konuşmasını bitirdiğinde, Gramsci sanki hiç bir şey duymamış gibi ve sanki tamamen farklı şeyler düşünüyormuş gibi profesöre şu soruyu sordu:”


Gramsci: “Sizce, ateşi kullanmayı öğrendikten sonra insanın gerçekleştirdiği en önemli ve en yararlı gelişme neydi?”


Platone: “Diğer adamın (profesörün) şaşkınlıkla baktığını görünce devam etti:”


Gramsci: “Özür dilerim, ama bu, gerçekten, yeterince iyi değil. Fakat söyleyin bana, kaç yıldır okulda işçilerle berabersiniz?”


Profesör: “Aslında ben hiçbir zaman bir işçi olmak istemedim…”


Gramsci: “Kastettiğim bu değil. Sizce, bir entelektüel olarak nitelendirilmeye kim daha layıktır: birtakım bağlantılı bağlantısız bilgileri ve fikirleri depolayan ve kendi işinden başka hiçbir şeyi bilmeyen bir öğretmen, hatta bir profesör mü; ya da ilerlemenin ve gelecekteki dünyanın nasıl olması gerektiği ile ilgili net bir fikre sahip olan ve bu fikir etrafında edinebildiklerini koordineli bir şekilde organize edebilen bir işçi, hatta kültürsüz bir işçi mi?”


Profesör: “Ama ben Marksizm’i çok iyi biliyorum. Daha da ötesi, Marksizm’i idealist bir temele oturttum.”


Platone: “Bu kadarı Gramsci için yetmişti. Birkaç dakika sonra profesör, sanki sihirli bir şey olmuş gibi, bütün ilgisini kaybetti ve yaralanmış gururunu göstermek istemeyen bir insanın ses tonuyla şunları söyleyerek gitti: “Onun, işçilerden öğrenme hakkındaki tavsiyelerini düşüneceğim.”


Antonio Gramsci, The Modern Prince and Other Writings, s. 15.


Gramsci’nin, bu genç üniversite profesörüyle yapmış olduğu konuşmadaki fikirlerini daha gelişmiş bir şekilde hapishanede yazdığı defterlerde, “The Study of Philosophy and of Historical Materialism” veya “The Formation of Intellectuals” başlıklı yazılarında da görebiliyoruz. Orada da felsefenin çok zor bir şey olduğu noktasındaki genel kanaatleri kırmaya çalışan Gramsci, son tahlilde herkesin entelektüel olduğunu söylüyordu.

Monday, November 3, 2008

Gramsci'nin Son Mektubu

Uzun zamandır bloga birşey eklemedim. Belki de uzun zamandır Gramsci ile ilgili yeni birşeyler okumuyor olmamdan dolayıdır bu. Bilemiyorum. Bugün kütüphaneden yeni bir kitap aldım ve okumaya başladım. Kitabın adı, The Modern Prince and Other Writings ve Gramsci'nin yazdığı çeşitli yazılardan oluşan bir derleme niteliğinde. Kitabın kapağını çevirdiğinizde, Gramsci'nin ölümünden kısa bir süre önce ve büyük Oğlu Delio'ya yazdığı mektubu görebiliyorsunuz. Hayatının son zamanlarını yaşayan bir mücadele insanının oğluna verdiği son öğütleri, bence şimdi onu okuyanlar, onun felsefesi üzerinde çalışanlar da kendilerine verilmiş öğütler olarak alabilirler. Metnin güzel olduğunu düşündüğüm için buraya aynen eklemek istedim.

"I am feeling a bit tired and cannot write a lot. Write to me always, and tell me about everything that interests you at school. I think you like history, just as I did when I was your age, because it is about living men. And everything that is about men, as many men as possible, all the men in the world united among themselves in societies, working and struggling and bettering themselves must please you more than any other thing."

Saturday, September 6, 2008

Laura Ruberto: Bir Kitap ve Blog

Geçtiğimiz gün Laura Ruberto'dan bir mail aldım. Kendisi Berkeley City College'da öğretim görevlisi. Google'da arama yaparken benim bloguma rastlamış, kendisinin ismini bloga eklediğimi görmüş ve bir mail atmaya karar vermiş. Mailinde hem bunun için teşekkür etmiş, hem de bir kitabından ve bir de düzenli olarak yazdığı blogundan bahsetmiş. Ben de bu vesileyle bu kaynakları da burada tanıtayım istedim.

Kitabı göç ve kadın işçiliği hakkında. Bizim açımızdan ilgi çeken tarafı ise, Ruberto'nun meseleyi Gramscian bir bakış açısıyla incelemiş olması. Kitabın tam ismi, "Gramsci, Migration and the Representation of Women's work in Italy and the U.S."

Ayrıca kitapla ilgili olarak şu siteye de bakabilirsiniz.

Son olarak Laura Ruberto'nun blogunu takip etmek isteyenler için adresi de vereyim.

http://www.i-italy.org/bloggers/raccogli-e-passa

Saturday, August 16, 2008

Gramsci Video

Youtube'da Gramsci felsefesi hakkinda Ingilizce bir video bulmaya calistim, ama bulamadim. Sonunda onun hayatini ve yasadigi donemi resimlerle anlatmaya calisan bu videoyu (yine de Ingilizce degil tabii) siteye eklemeye karar verdim. Umarim begenirsiniz.

Friday, August 15, 2008

Gramsci Filmi

Gramsci Filmi

Bugun youtube ve video.google'da Gramsci'nin hayati, felsefesi hakkinda videolar ariyordum. Ne yazik ki Ingilizce hicbir sey bulamadim, fakat ararken gercekten cok ilginc bir videoya rastladim: Gramsci'nin hayatini anlatan Italyanca bir filme! :) Filmin Ispanyolca (ya da Portekizce de olabilir belki) altyazisi da var. :) Tabii anlayabilenlere.

Izlemek isteyenler icin filmi bloga ekledim.

Friday, August 1, 2008

Hegemony Research Group

I talked about the Hegemony Research Group in Wollongong University, Australia before. However, I have just noticed that the papers of the two workshops that were organized in this Research Group have been uploaded to their website. By clicking on the links below, you can access to the full-texts of the papers that were presented in these workshops.

As far as I can see, there are two workshops that were organized until now. These are;

1) Hegemony: Explorations into Consensus, Coercion and Culture

2) Class: History, Formations and Conceptualisations

Also, for those who are interested, here is the website of the Hegemony Research Group

Gramsci Links Archive

Merhaba,

Bugün siteyi ziyaret edenlerin kimler olduğuna bakarken güzel bir sürprizle karşılaştım. Sitemi, Gramsci Links Archive adlı siteye, Gramsci hakkındaki Türkçe kaynak sitesi olarak eklemişler. Sitede genel olarak Gramsci ile ilgili linklere, makalelere, kitaplara, sitelere, vs. yer veriliyor. Sevindim. :)

Wednesday, July 30, 2008

Gramsci Website

Tekrar Merhaba,

Bugün bir site buldum. Oldukça güzel bir site. Kanada'da, McMaster Üniversitesinde, Sosyoloji bölümünde profesör olan Carl Cuneo'nun sitesi. Gramscian teorideki 4-5 kavramın, Gramsci tarafından farklı kullanımlarının bir listesini çıkarmış. Resimli, şemalı vs. tablolar hazırlamış. :) Güzel bir çalışma olmuş bence.

http://socserv2.mcmaster.ca/soc/courses/soc2r3/gramsci/gramindx.htm

İlgililere duyurulur,
Feyzullah

International Gramsci Journal

Merhaba...

Bugün mail aracılığıyla güzel bir haber aldım. Yeni bir dergi kurulmuş, ki bence böyle bir dergiye ihtiyaç vardı. Derginin adı, International Gramsci Journal. Dergi, International Gramsci Society'nin elektronik dergisi olarak işlev görecek ve yılda iki sayı olarak çıkacak. Dergiye İngilizce, İtalyanca ve İspanyolca yazılar gönderilebilecek. Derginin ilk sayısı Kasım 2008'de çıkacakmış ve bununla ilgili olarak da makalelerin en geç 30 Ağustos 2008'e kadar dergiye gönderilmesi gerekiyormuş. Derginin adresini sağ tarafta bulunan "gramsci ile ilgili linkler" kısmına ekledim, fakat buraya da yazayım.

http://www.uow.edu.au/arts/research/gramsci-journal/index.html

Bilginize...

Tuesday, July 1, 2008

Hegemonya Teorisinin Sınırları

Merhaba Arkadaşlar,

Gramsci'yle yatıp, Gramsci'yle kalkıyoruz, ama Horkheimer'ın "Geleneksel Teori & Eleştirel Teori" ayrımından haberdar olan bizlerin, Gramsci'ye de ara sıra "eleştirel" bakmasında yarar vardır sanırım. :)

Geçen gün bir arkadaşım bana bir soru sordu... Sonra ben de düşündüm, dedim ki bunu bloga da yazayım; belki blogun okuyucularından bazı arkadaşlar, bu konuyla ilgili görüşlerini ifade ederler, biz de bunlardan birşeyler öğreniriz.

Sorumuz şu: "Hegemonya kavramının/teorisinin sınırları nedir? Hegemonya'yı hangi durumlarda kullanmak/uygulamak yararlıdır ve hangi durumlarda uygulamada sorunlarla karşılaşırız?"

Yani kısaca, hegemonya kavramı/teorisi nerede işe yarar, nerede yaramaz? :)

Her türlü yorumunuzun, katkınızın, eleştirinizin, konuya bağlı olarak kitap ve makale tavsiyenizin başımızın üstünde yeri var; bekliyoruz. :)

Saturday, June 21, 2008

ODTÜ'de Konferans: Kees van der Pijl

Merhaba...

ODTÜ'deki konferansa gitmeyi planladığımı daha önceden yazmıştım. Dinlemeyi düşündüğüm 3-4 hoca vardı, fakat ne yazık ki diğer bazı acil işlerim dolayısıyla dinlemek istediğim hocalardan sadece birini dinleyebildim: Kees van der Pijl.

Van der Pijl Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya çerçevesinde küresel rekabete ilişkin olarak bir sunum yaptı. Sunumun giriş kısmı, ki epey uzundu aslında, daha ziyade Van der Pijl'in kendi bakış açısını ve teorik kavramlarını - Lockeian State, Hobbesian State, Contender State, Hegemony vs. - kullanarak kapitalist dünya-sistemin ortaya çıkışını ve gelişimini anlatmasıyla geçti. Burada Van der Pijl kısaca bu tarihsel süreci anlattı ve meseleyi günümüze getirmeye çalıştı diyebiliriz. Günümüzün contender state'leri olarak Rusya ve Çin'den bahseden Pijl, bu ülkelerin katılımına bağlı olarak Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya çerçevesinde yoğunlaşarak artan küresel rekabetten bahsetti.

Sunumunun sonunda, yeni dönemdeki hegemonyanın türünden bahsederken bir ayrıma gitti ve hegemonyayı iki farklı şekilde tanımladı. Birinci tür hegemonya olarak, Gramscian anlamda hepimizin bildiği rıza ve baskı bileşkesinden oluşan hegemonya türünden bahsedebileceğimizi söyledi, fakat buna ek olarak bir de korkuya dayalı hegemonyadan bahsetti. Bu ikinci hegemonya kavramı, daha sonra dinleyicilerden birisi tarafından soru-cevap kısmında eleştirildi, çünkü soruyu soran kişi korkuya dayalı bir yönetimi hegemonya olarak nitelendiremeyeceğimizi düşünüyordu. Bu eleştirisine ben de katıldım açıkçası. Van der Pijl ise bu ayrımı asıl olarak 11 Eylül sonrası dünyada ABD'nin yönetimi ile ilişkilendirmek için yaptı. Pijl'e göre, 11 Eylül sonrası dönem, eskiden farklı olarak, ABD tarafından korkuya dayalı olarak sürdürülen yeni bir hegemonik düzeni ifade ediyordu. Bu bağlamda da Pijl, pek de beklemediğim bir şekilde, 11 Eylül'ü bu korkuya dayalı hegemonik düzene ilginç bir şekilde bağladı ve 11 Eylül'ün bu düzenin kurulabilmesinde ABD'ye imkân sağlamış olduğunu söyledi. Bu çerçevede de, 11 Eylül'ün "düzmece" olduğuna yönelik komplo teorilerinin pek de yabana atılmaması gerektiğini ifade etti. Bu görüşü, soru-cevap kısmında Alex Callinicos tarafından hemen eleştirildi.

Sunum sonrasında ben de Van der Pijl'in yanına gittim ve tanıştım. Beklediğim gibi biri çıktı diyebilirim. Biraz doktoradan, Sussex'ten ve çalışmayı düşündüğüm konudan bahsettik. On dakika kadar bir konuşmadan sonra ayrıldık.

Thursday, June 12, 2008

Siteye Katkı

Herkese Merhaba,

Siteyi geçtiğimiz aylarda kurdum ve o günden bu güne de sürekli olarak elimden geldiği kadarıyla sitenin içeriğini genişletmeye çalışıyorum. Bu süreçte sağ tarafta bulunan linkleri arttırmaya çalıştım. Görebileceğiniz gibi sağ tarafta dört farklı link bölümü bulunuyor. Bunlardan birincisinde Gramsci ile ilgili yayınları bulabiliyorsunuz. İkincisinde internette yayınlanmış metinlerin adresleri var. Üçüncüsü, Gramsci ile ilgili linkleri içerirken, dördüncüsü de Gramscian teori hakkında çalışan Türkiye'den ve dünyadan akademisyenlerin linklerini içeriyor. Bunların araştırmasını google'de, rastladığım kitaplarda vs. yaptım ve yapmaya da devam ediyorum ve umarım bu linklerdeki akademisyenler, kitap isimleri, okunabilir makaleler vs. birilerine faydalı oluyordur. Eğer siz de bir şekilde listede olmayan bir Gramscian akademisyene, kitaba, makaleye vs. rastlarsanız, lütfen bana Yorum kısmından yazarak ulaşın, ben de onları listeye ekleyebileyim. Bu şekilde listenin genişlemesine sizin de bir katkınız olmuş olur.

Şimdiden teşekkürler,
Feyzullah

Monday, June 9, 2008

ODTÜ'de Konferans: Hegemony or Empire? Prospects for Contemporary World Order

Önümüzdeki günlerde (18-20 Haziran) ODTÜ'de uluslararası bir konferans düzenlenecek. Konferansın başlığı "Hegemony or Empire? Prospects for Contemporary World Order".

Konferansa, benim de özel olarak takip ettiğim birkaç önemli akademisyen katılacak. Eğer bu siteyi takip ediyorsanız, sanırım bu isimler zaten sizin de bildiğiniz isimlerdir. İsimlerden birincisi Alex Callinicos. Kendisini Marksist sosyal teori yazılarıyla biliyorum. Bir tane de kitabını okumuştum: "Making History: Agency, Structure and Change in Social Theory".

İkinci isim Kees van der Pijl. Sussex Üniversitesi'nde görevine devam ediyor. "Transnational Classes and International Relations" isimli kitabını okumuştum. Avrupa Entegrasyonu, Neo-Gramscian vs. bakış açıları ile ilgili önemli bir akademisyen. Üçüncü kişi yine Sussex Üniversitesi'nden Julian Saurin. Bu hocanın da, Türkiye'den Sussex'e giden öğrencilerden birçoğuna tez danışmanlığı yaptığını gördüm. O da Kees van der Pijl ile benzer konularda çalışıyor diyebiliriz. Türk hocalardan ise Fuat Keyman ve Pınar Bilgin dinlemeyi istiyorum. Son olarak Neo-Gramscianism ile ilgili olmasa da beğendiğim bir hoca olarak Ahmet Davutoğlu'nu da dinlemeyi düşünüyorum.

Konferansla ilgili ayrıntılı bilgilere, tarihlere ve konferans programına şu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.ir.metu.edu.tr/conf/

Sunday, May 18, 2008

Birkaç Yeni Yayın

Merhaba... Sizlere bu yazıda birkaç yeni (Neo)Gramscian yayından bahsedeceğim.

Birinci yayınımız Türkçe bir makale. Bu makaleyi, internette öylesine arama yaparken buldum. Makale, Sabancı Üniversitesi, Siyaset Bilimi doktora öğrencilerinden Hasret Dikici Bilgin'e ait. Kendisine özel olarak bir mail attım ve makaleye bakıp bakamayacağımı sordum, fakat henüz bir cevap alamadım. CV'sinde yazdığına göre makale yakında Routledge yayınevinden yayınlanacak bir kitap içerisinde yer alacak. Sanırım, kitap çıktığında siz de makaleye ulaşabilirsiniz. Gramscian teoriyi özellikle Türkiye bağlamında merak edenler için güzel bir makale olduğunu düşünüyorum.
  • Hasret Dikici Bilgin, "Civil Society and State in Turkey: A Gramscian Perspective", in Gramsci and Global Politics: Hegemony and Resistance, edited by J. Schwarzmantel and M. McNally, Routledge.
İkinci yayınımız Türkçe'de gerçekten ihtiyaç duyulduğuna inandığımız bir çalışma. Çalışmanın sahibi Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünden Prof. Dr. Burcu Bostanoğlu. Çalışma, Neo-Gramscian teorinin kurucusu olarak kabul edilen Robert W. Cox'un teorisini açıklayan bir kitap. Bu çalışma ile uluslararası ilişkiler öğrencileri Robert W. Cox'la ilgili olarak önemli bir Türkçe kaynağa ulaşmış olacaklar. Kitap hakkında Burcu Bostanoğlu'nun kişisel sayfasında bir bilgi yok. Gazi Kitabevi de sanırım üniversitenin kitabevi, o yüzden kitap hakkında herhangi bir bilgiye oradan da ulaşamadım. Belki de en iyisi Burcu hocanın kendisine bir mail atmak ve kitabı nereden temin edebileceğimizi sormaktır.
  • Burcu Bostanoğlu, Uluslararası İlişkilerde Eleştirel Kuram, Hegemonya, Medeniyetler: Robert W. Cox (Mehmet A. Okur ile birlikte, Gazi Kitabevi, 2007)
Üçüncü yayınımız ingilizce bir kitap. Kasım 2008'de çıkacağı ilan edilmiş kitap, söylendiğine göre, Neo-Gramscian teorinin eleştirisine de yer veriyor.
  • Alison J. Ayers, Gramsci, Political Economy, and International Relations Theory: Modern Princes and Naked Emperors, Palgrave Macmillan.
Son yayınımız ise yine ingilizce bir kitap. Burcu Bostanoğlu'nun kitabına benzer bir kitap 2009'da ingilizce olarak yayınlanacakmış. Kitap, Robert W. Cox'un teorisini ele alıyor ve eminim güzel bir kaynak kitap olacaktır.
  • Anthony Leysens, The Critical Theory of Robert W. Cox, Palgrave Macmillan.

Thursday, May 8, 2008

Tarihsel Blok Nedir?

“Tarihsel blok materyal güçler, kurumlar ve ideolojiler arasındaki tarihsel bir birlikteliği ifade eder, ya da daha geniş olarak, kurucu unsurlarına tutarlılık ve stratejik bir hedef veren hegemonik fikirler bütünü etrafında siyasi olarak örgütlenmiş, farklı sınıfsal güçlerin ittifakını ifade eder. Buna ilaveten, yeni bir tarihsel blokun doğması için, onun liderlerinin bilinçli olarak planlanmış bir mücadele içerisinde olmaları gerekir. Her yeni tarihsel blok, sivil toplum ve ekonomi alanında sadece güce ihtiyaç duymaz, bundan ayrı olarak kendisinin siyasal sistemini ve yönetimini kuran, sürdüren ve geliştiren ikna edici fikirlere, argümanlara ve girişimlere de ihtiyacı vardır.”[1]

[1] Stephen Gill, Power and Resistance in the New World Order, Palgrave Publications, 2003, P. 58.

Tuesday, April 22, 2008

Robert W. Cox

Robert W. Cox, Neo-Gramscianism’in kurucusu olarak kabul edilir. 1980’li yıllarda yayınladığı seminer niteliğindeki iki makalesiyle, [ 1) “Social Forces, States and World Orders: Beyond International Relations Theory”, in Millennium 10 (1981) ve 2) “Gramsci, Hegemony and International Relations: An Essay in Method”, published in Millennium 12 (1983) ] Gramscian teorinin, uluslar arası sistemi açıklamada da kullanılabileceğini çok güzel bir şekilde ortaya koymuştur. Bu makaleleri Millennium dergisinde ya da kendisinin daha sonra yaptığı ve bazı önemli makaleleri topladığı kitabında, Approaches to World Order, bulabilirsiniz. Sadece bu iki makaleyi okumakla dahi, Neo-Gramscianism’i anlama noktasında büyük bir mesafe katetmiş olursunuz. Bu makalelerin dışında Robert W. Cox uluslar arası ilişkiler literatürüne en büyük katkıyı, kendisinin magnum opus’u olarak bilinen, Power, Production and World Order: Social Forces in the Making of History başlıklı kitabı ile yapmıştır diyebiliriz. Kitabında Cox öncelikle uluslar arası sistemi analiz noktasında kendi teorisini geliştiriyor ve daha sonra da bu teorisini farklı dönemlere (İngiliz hegemonyası, Amerikan hegemonyası ve soğuk savaş sonrası dönem) uygulayarak teorisinin açıklama ve anlama yeteneklerini gösteriyor.

Robert W. Cox’la birlikte uluslar arası ilişkileri analiz etmede literatüre yeni kavramlar kazandırılmıştır, örneğin karşı-hegemonya, tarihsel-blok, transformismo, war of position, war of movement, vs. Cox’un kendi yaptığı çalışmaların ötesinde uluslar arası ilişkiler disiplinine yapmış olduğu en büyük katkılardan birisi de arkasında kendisinden ilham alan onlarca yeni akademisyen bırakmış olmasıdır diyebiliriz. Onun açtığı yolda, ardından daha birçok akademisyen gelmiş ve Neo-Gramscian ekolün daha da genişletilmesi, derinleştirilmesi ve geliştirilmesi çerçevesinde önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bunlardan bazıları da önceki yazılarımızda kendilerinden bahsettiğimiz Andreas Bieler, Mustapha Kamal-Pasha’dır. Daha bahsetmediğimiz çok akademisyen var tabii ki, mesela Stephen R. Gill, Adam David Morton, Kees van der Pijl, Mark Rupert, Otto Hollman, vs.. İleride vakit buldukça onlardan da ileriki yazılarımızda bahsetmeye devam edeceğiz tabii ki. Geçtiğimiz yıllarda York Üniversitesi’ndeki görevinden emekliye ayrılan Cox, artık vaktinin tamamını yeni çalışmalara adamış bulunuyor. Kendisiyle yaptığım bazı yazışmalarda bana, artık yeni doktora öğrencisi almadığını ve bundan sonra hayatının geri kalanını yazmak istediği konuları yazarak geçireceğini söylemişti.

Son çalışmalarında artık medeniyet düzleminde yazılar yazmaya başlayan Cox, son dönemde uluslararası ilişkiler disiplininde rağbet gören medeniyet söylemine de el atıyor ve kendi teorik bakış açısından birarada yaşama, medeniyetlerin birarada yaşayabilmesi vs. gibi konulardaki görüşlerini ortaya koyuyor. Bu bağlamda çıkarmış olduğu son kitap ise The Political Economy of a Plural World: Critical Reflections on Power, Morals and Civilization isimli.

Friday, April 11, 2008

Yeni Bir Kitap

Gramscian teori çerçevesinde Routledge yayınlarından yeni bir kitap yayınlanmış. Bu arada kısa bir not. Routledge zaten bu konuda önemli bir yayınevi. Andreas Bieler'in ve Adam Morton'ın bazı kitaplarını da onlar yayınladılar.

Yayınlanan yeni kitaba dönersek, kitap Gramscian teorinin en önemli kavramlarından birisi olan hegemonya hakkında. Kitapta hegemonya kavramının sosyal teori, siyaset teorisi, kültürel teori gibi alanlardaki uyarlamalarına yer verilmiş. Ayrıca küreselleşme, gender gibi konularda da bazı yazılar var.

Kitap 2005 yılında, Avustralya'da, University of Wollongong bünyesinde yer alan Hegemony Research Group adlı bir workshop'ta yapılan çalışmaların genişletilmiş bir versiyonu. Kitabın editörleri Richard Howson ve Kylie Smith.

Kitabın içeriği ile ilgili bazı bilgilere aşağıdaki başlığa tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hegemony: Studies in Consensus and Coercion

Monday, March 3, 2008

Mustapha Kamal-Pasha

Mustapha Kamal Pasha Neo-Gramscian literatürdeki önemli akademisyenlerden biridir. Kamal Pasha’yi diger Neo-Gramscian akademisyenlerden ayiran önemli özelliklerden birisi, onun özel olarak çalistigi alanla ilgilidir diyebiliriz. Kendisi genel olarak Islam Dünyasi, özelde de Güney Asya ile ilgilenmektedir. Bu baglamda Kamal Pahsa, diger Neo-Gramscian akademisyenlerden farkli olarak, teoriyi genel olarak Islam Dünyasi’na, özel olarak da Güney Asya bölgesine uygulamaya çalismaktadir. (Orn: Out From Underdevelopment Revisited: Changing Global Structures and the Remaking of the Third World (with James H. Mittelman). Macmillan, 1997.)

Kamal Pasha’nin bir diger teorik arkaplani ise "Islamî" diyebilecegimiz bir kaynaktan beslenmektedir ki, bu da onun ikinci ayirt edici özelligi olarak ifade edilebilir. Bu baglamda da Kamal Pasha’nin “Islam and International Relations” türünden sunumlari ve makaleleri vardir. (Orn: “Fractured Worlds: Islam, Identity, and International Relations.” Global Society: Journal of Interdisciplinary International Relations, 17 (April 2003): 111-120.)

Islam’la ilgili olarak daha özel de ise kendisinin Ibn-i Haldun ile ilgili bazi çalismalari vardir. Özel olarak günümüz dünyasina Ibn-i Haldun’un teorisini uyarlamaya çalistigi bazi arastirmalari vardir. (Orn: “Ibn Khaldun and World Order” in refereed book Innovation and Transformation in International Relations Theory edited by Stephen Gill and James H. Mittelman (Cambridge University Press, 1997), pp. 56-70.)

Genel olarak soylemek gerekir ise Mustafa Kamal Pasha uluslararasi iliskilere yönelik iki teorik temeli de (Islam [Ibn-i Haldun] ve Neo-Gramscianizm) kullanan, bunlardan yararlanan ve hatta bazi çalismalarinda bu iki teorik temeli bir arada kullanmaya, birbirine entegre etmeye çalisan ilginç bir akademisyendir denilebilir. (Orn: “Islam, ‘Soft’ Orientalism and Hegemony: A Gramscian Rereading,” Critical Review of International Social and Political Philosophy, 8 (2005): 543-558.)

Akademik hayatina, Profesör olarak hâlen Aberdeen Üniversitesi’nde, Uluslararasi Iliskiler Bölümü baskani olarak devam eden Kamal Pasha’ya okul adresinden ulasabilirsiniz.

Wednesday, February 13, 2008

Andreas Bieler

Neo-Gramscianizm hakkinda calisan sosyal bilimcilerin sayisi giderek artiyor. Bunlara surekli yenileri ekleniyor ve bu eklenmelerle hem Neo-Gramscianizm'in uygulama alani genisliyor, hem de teori giderek daha kapsamli bir hale geliyor. Bu yazida size Neo-Gramscian sosyal bilimcilerden birisi olan Andreas Bieler'den kisaca bahsetmeye calisacagim.

Kendisi aslen Alman olan Andreas Bieler, su anda Ingiltere'de Nottingham Universitesi'nde calismalarina devam etmekte. Uluslararasi Iliskier ve IPE alaninda calisan ve dersler veren Andreas Bieler, ozel olarak ise Avrupa Entegrasyonu hakkinda yazilar yaziyor. Alanina yaptigi en onemli katkilardan birisi, Avrupa Entegrasyonu konusuna farkli bir teorik cerceveyle bakmis olmasidir. Bu zamana kadar genel olarak Neo-Fonksiyonalizm ve Inter-Governmentalism teorileriyle aciklanan Avrupa Entegrasyonu konusuna, Neo-Gramscian teoriyi uygulamis ve bunda da oldukca basarili olmustur. Bu alandaki ilk yayini, doktora tezinin kitaplastirilmis halidir.

Robert W. Cox ve Stephen Gill gibi akademisyenlere nazaran gorece daha yeni bir Neo-Gramscian sosyal bilimci olarak gorulebilir Andreas Bieler, fakat buna ragmen bilimsel uretim anlaminda oldukca hizli ve uretken oldugu soylenebilir. 1998'te doktora derecesini alan Bieler'in iki kitabinin yani sira cok sayida makalesi bulunmaktadir.

Halihazirda uc arastirma projesi yuruten Bieler, arastirmalarini diger Neo-Gramscian sosyal bilimci Adam David Morton ile birlikte surdurmekte. Arastirma projelerinden ikisi ozellikle benim cok ilgimi cekmekte. Bunlardan birincisinde Bieler, Adam Morton'la birlikte, temel olarak Neo-Gramscian bakis acisindan hareket ederek tarihsel materyalist bir Uluslararasi Iliskiler Teorisinin gelistirilmesine calisiyor. Bu alanda yaptiklari dort onemli calismayi da makale olarak yayinladilar. Ikinci projede ise yerel ve ulusal baglamlari asan ve Global Civil Society denilen olgu uzerinde calisiyorlar.

Kendisine hem kendi ozel websitesinden, hem de okulun websitesinden ulasilabilir ve hakkinda daha ayrintili bilgiler alinabilir. Kendi websitesinden bazi makalelerine tam metin halinde de ulasabilirsiniz.

WISC 2008: Second Global International Studies Conference

Merhabalar,

Bu aralar birkac guzel haber aldim. Konumuzla ilgili oldugu icin sizlerle de paylasayim dedim. Kismet olursa, 23 - 26 Temmuz tarihleri arasinda Slovenya'da, "2nd Global International Studies Conference"'ta iki tane teblig sunacagim. Iki teblig de Neo-Gramscian teoriyle ilgili. Birincisinde Uluslararasi iliskiler teorisinin en temel konularindan birisi olan guc meselesini Neo-Gramscian bakis acisina gore incelemeye calisacagim. Ikinci tebligde ise, BM Guvenlik Konseyi reformunda yasanan tikanikligin nasil asilabilecegine dair Neo-Gramscian teoriyi kullanarak bazi analizler yapacagim.

Umarim guzel bir konferans olur. Bu konuyla ilgili yeni gelismeleri buradan duyurmaya calisacagim.

Konferansin sitesini ziyaret etmek isteyenler icin adres: http://www.wiscnetwork.org

Monday, February 11, 2008

International Gramsci Society

Bu ilk yazida, kisaca Uluslararasi Gramsci Toplulugundan (International Gramsci Society) bahsetmek istiyorum.

Topluluk esas olarak Gramsci'nin felsefesinden hareketle calismalarina devam eden akademisyenleri, biliminsanlarini bir araya getirmek, onlar arasindaki etkilesimi, haberlesmeyi kolaylastirmak icin kurulmus. Icerisinde tabii ki Antonio Gramsci'ye ait bircok bilgiye de ulasabiliyorsunuz: Gramsci'nin hayati, biyografisi, fotograflari. Bunlarin yani sira bazi belgelere ve Gramsci hakkinda yazilmis online makalelere ulasabiliyorsunuz. Sitede ayrica sesli kayitlar ve videolar bolumu de var. Burada da Gramsci hakkinda farkli bilimadamlarinin bir seminer, konferans vs. sirasinda kaydedilmis ses ve goruntu kayitlarina ulasabiliyorsunuz. Bunlara ilaveten Gramsci ile ilgili yapilan son akademik yayinlara ve yapilacak konferanslar hakkindaki bilgilere de sitenin Haberler bolumunden ulasabiliyorsunuz.

Kisaca soylemek gerekirse, Gramsci ile ve onun felsefesiyle ilgilenen herkes icin oldukca yararli bir site.

http://www.internationalgramscisociety.org/