Bu sıralar kendimi biyografi okumakla meşgul ediyorum, aslında yazmam gereken bir final ödevi olmasına rağmen. Aslında önceden de biyografi okurdum, ama bu daha ziyade elime tek tük biyografi geçtiğinde ve tabii ki pek nadiren olurdu. Bu sıralar ise bu biyografi meselesine epey bir daldım diyebilirim. İlk olarak geçtiğimiz ay Kant'ın İletişim yayınlarından çıkan bir biyografisini (Kant'ın Dünyası) aldım, okumaya başladım ve giderek kendimi kitabın içinde buldum. Kitap Kant'ın hayatını, yaşadığı çevre ile bağlantılı olarak anlatıyor, ama daha da önemlisi, Kant'ı, onun ilgilendiği felsefî sorunlar, okuduğu kitaplar ve dönemin felsefî sorularıyla bağlantılı olarak anlatıyor. Bu anlatımdan da insanın zihninde gerçekten kitabın başlığındaki gibi bir Kant Dünyası belirmeye başlıyor, ki kitabın bunu yapabilmesi de çok hoşuma gitti. :)
Kant'ın biyografisinin bir kısmını okuduktan sonra, birkaç ay önce satın aldığım başka bir biyografiyi okumaya başladım. Bu da Kabalcı yayınlarından çıkan "Bir Alman Üstat: Martin Heidegger" başlıklı biyografiydi. Yapısal olarak Kant'ın biyografisine çok benzemekle birlikte, buradaki felsefî tartışmaların daha yoğun olduğunu ve dönemin felsefî tartışmalarına verilen yerin de daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bu kitabı daha büyük bir zevkle okudum, çünkü anlattığı felsefî sorunlar ve bu felsefî sorunlarla bir ilişki ve etkileşim içinde Heidegger'in hayatının ilerleyişini, hikâyenin içinde kendimden de pek çok şey bularak ve merakla takip ettim. Fakat bu kitabı da daha sonra devam etmek üzere yarım bıraktım.
Bugün ise İletişim yayınlarına gittim. Bir süredir Dostoyevski ve Tolstoy'un eserlerini almak istiyordum. Bunlara ilave olarak almak istediğim bazı yeni kitaplar da vardı. Bu yeni kitapların başında ise yine bir biyografi vardı: Antonio Gramsci biyografisi. Kitap aslında yeni değil; orjinali 1989 yılında yayınlanmış, fakat Türkçe'si İletişim yayınlarından daha henüz çıktı. (Temmuz 2009). Giuseppe Fiori tarafından yazılmış kitap "Antonio Gramsci: Bir Devrimcinin Yaşamı" başlığını taşıyor. 340 sayfalık kitabın henüz 80'inci sayfasındayım, ama bu ana kadar okuduklarımdan hareketle söyleyebileceklerim şunlar: Birincisi, kitabın çevirisi gayet güzel. Çok rahat okunur bir dile sahip. ikincisi, 80'inci sayfaya kadar geldim, ama Gramsci henüz 20 yaşına gelebildi ve liseyi bitirmek üzere. Dolayısıyla bu ana kadar Gramsci'nin doğduğu Sardunya'da, liseyi okuduğu Cagliari'de ve genel olarak İtalya'da yaşanan siyasal ve toplumsal olaylar anlatıldı. Belki de kitabın bu ana kadar kolay ve hızlı okunabilmesini sağlayn etkenlerden biri de buydu; yani henüz felsefî tartışmalara geçemedik! :) Son olarak da şunu söyleyebilirim: kitap, Gramsci ile ilgilenenler için güzel bir kaynak. Yoğun akademik okumalarınızdan sıkıldığınızda bu tür biyografiler hem dinlendirici, hem de ele aldıkları kişilerin ilginç hayatlarıyla ve fikri maceralarıyla oldukça zihin açıcı oluyorlar. En azından benim için öyle! :)
No comments:
Post a Comment